NeuroSystemics Care, sinir sistemimizi yalnızca biyolojik bir mekanizma olarak değil, hayatla bağ kurduğumuz merkez olarak gören bir yaklaşım. Dayandığı temeller arasında Stephen Porges’in Polyvagal Teorisi ve Irvin Yalom’un grup psikoterapisinin insana dokunan bakışı bulunuyor. Bu protokol, sinir sistemimizin kendini onarma gücünü desteklerken, bizi sadece birey olarak değil; ilişkilerimiz, topluluklarımız ve yaşamın bütünü içinde değerlendiriyor.

​

Amacı, sinir sistemine esneklik kazandırmak. Esnek bir sinir sistemi, zor zamanlarda bile köklerinden güç alan bir ağaç gibi bizi ayakta tutar. Duygularımızı bastırmadan ya da yok saymadan onlarla kalabilmek; hem acıyı hem sevinci kucaklayabilmek… İşte bu yaklaşım, NeuroSystemics Care’in sunduğu en önemli kazanımlardan biri bana kalırsa; zira insanı daha bütün ve daha özgün kılan en onemli faktör, olumlu deneyimlere daha çok açılabilmek, olumsuz olanı ise yok etmeden içinde taşıyabilmek.

​

Seanslarda danışanı, bedeninde olup bitene kulak vermeye davet ediyoruz. Şayet danışan buna hazır değilse, bazen bir duygu, bazen bir imge, bazen bilinç kalanllarına yönelerek sürece eşlik ediyoruz. Care uygulayıcısı olarak bu yolculukta yargılamadan, zorlamadan, şefkatli bir tanık olarak danışanın yanında durmaya çalışıyoruz. Grup çalışmalarında ise kişi, deneyimlerimde yalnız olmadığını görüyo; ortak insanlık hissiyatında buluşmanın rahatlığını deneyimlerken aynı zamanda farklılıklarla kalabilme ve  çatışma halini yönetme becerilerini güvenli alanda özgün halini de koruyarak geliştirme fırsatını yakalıyor. Başkalarının deneyimlerine tanıklık etmek, kendi yolunu da daha berrak görmesine yardımcı olabiliyor. Güvenli bir topluluk içinde nefes almak, kalbi daha geniş bir uyuma açmasına ve hayatın içine karıştığında da daha hakiki bir yerden olana bitene bakarken sağlıklı bağlar kurmasına yardım ediyor. Bütün bunların, hayatta çok kıymetli beceriler olduğunu düşünüyorum zira bu becerilerin danısanın daha  esnek, özgün ve kendinden memnun bir birey olması konusunda çok önemli rol oynadığına hem kendim hem diğer danışanlarda defalarca şahit oldum.

​

NeuroSystemics Care yalnızca acıyı hafifletmek değil; yaşamı daha derin, daha anlamlı bir biçimde duyumsamamıza olanak sağlar. Kişi kapasitesini keşfettikçe, yıllardır sürdürdüğü alışkanlıkların ötesine geçebilir, kendi sesini bulabilir ve yaşamıyla daha özgür bir bağ kurabilir.

​

Özünde bu protokol, bilimin sağlamlığıyla insan ruhunun derinliğini bir araya getirir. Sinir sistemimizi onarırken kalbimizi de yeniden yaşamın akışına açar. Ve biz, tüm hallerimizle var olabileceğimiz bir bütüne doğru adım adım yaklaşırız.